TURSAB Başkan’ı Ulusoy; “2017 Türk Turizminin toparlanma sürecinin başlangıcı olmalı”

    Sibel GÜR

airwaypost.com’un bu hafta ki konuğu Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TURSAB) Başkan’ı Başaran Ulusoy…

Türkiye’de 2016 yılında terör, darbe kalkışması gibi üzücü olaylar yaşandı. Bu olaylar turizmi ne kadar etkiledi? 2017 yılında bu üzücü olayların etkisinden kurtulabilecek mi?

2016 yılında Turizm sektörü çok zorlu bir süreçten geçti. Rusya ile yaşanan uçak krizi, mülteci sorunu, ülkemizin çevresindeki jeopolitik gelişmeler, dünya genelinde artan terör olayları ve 15 Temmuz’da gerçekleşen hain darbe girişimi gibi birçok olay turizm sektörünü olumsuz etkiledi. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre; 2016 yılının Ocak-Kasım döneminde ülkemize gelen yabancı ziyaretçi sayısı geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre %-30,85 oranında azalarak 24 milyon 50 bin 56 seviyesine geriledi. Sonuç olarak 2016 yılını; yaşanan hadiselerin de etkisi ile negatif bir şekilde kapatmış olduk. Ancak 2017 yılının Türk turizmi için yeni bir toparlanma sürecinin başlangıcı olmasını temenni ediyoruz.

Ülkemizin tanıtımında deniz turizmi, kayak turizmi, sağlık turizmi önde geliyor. Türkiye yemekleriyle de dünya mutfakları arasında yer alabilecek zenginlikte, bu konuda tanıtım çalışmaları yapılıyor mu?

Yaşam sanatının en önemli ve vazgeçilmez unsurlarından biri konumuna gelmeye başlayan gastronomi sanatı, turizm sektörüne de yeni kapılar aralar hale geldi. Yeni damak tadı, yeni lezzet arayışındaki insanların sayısı günden güne artıkça gastronomi turlarına ilgi de katlanarak artıyor. Türk Mutfağı; mezeleri, kebapları, zeytinyağlıları, tatlıları ve yöresel yemek zenginliği ile gastronomi turları açısından çok ciddi bir potansiyel barındırıyor. Ancak henüz Türk Mutfağı’nın hakkını turizm alanında yeterince verebilmiş sayılmayız. Zira elimizdeki bu zenginliği dünyaya anlatabilme noktasında almamız gereken çok yol var. Türkiye geç de olsa, yavaş da olsa işin önemini kavramıştır ve hızla gereğini yerine getirecektir. Bulunduğumuz noktayı daha işin başlangıç safhası olarak adlandırabiliriz. Ama başlamak da önemli bir adımdır. Gelir düzeyi yüksek turist anlamına gelen gastronomi turizmi alanında başarıya ulaşmak için imaj çok önemli bir yere sahip bulunuyor. Elimizdeki değerleri sunum bakımından daha iyi seviyelere taşıyabilir, “Michelin Yıldızlı” marka restoranlar yaratır, dünyaca ünlü konseptlere imza atarsak, gastronomi turizminde ilerleyişimizi daha emin adımlarla yürütebilir, ileriye taşıyabiliriz.
• Zengin bir mutfağı olan Türkiye’de mutlaka bir gastronomi haritası çıkarılmalı.
• Uzakdoğu’dan başlayan gastronomi turları diğer ülkelere de yaygınlaştırılmalı.
• ABD’de olduğu gibi yeme-içme festivalleri gündeme gelmeli.
• İl bazında yöresel lezzetler ortaya çıkarılmalı
• Aşçılık okulları ve gastronomiye ağırlık veren yükseköğretim kurumlarının sayısı artırılmalı.
• Nasıl İtalya turizm tanıtımını yaparken kültürel mirasının yanı sıra pasta dediği makarnayı ve pizzayı pazarlıyorsa, Fransa şarap ile anılıyorsa Türkiye de kendi lezzetlerini tanıtımının içine katmalı.

Başta THY’nin filosu ve diğer hava yolları da dahil olmak üzere koltuk kapasitelerinin çoğalması, geçtiğimiz yıllarda turist sayısında nasıl bir farklılık gösterdi?

Türkiye coğrafi olarak dünyanın en önemli geçiş noktalarından birisi üzerinde çok stratejik bir konumda bulunuyor. Bağlantılı uçuşlar için ideal bir nokta durumunda bulunuyor. Bununla birlikte Türkiye’nin sahip olduğu tarihi ve kültürel zenginlikler ile doğal güzellikler de turizm açısından çok önemli bir çekim unsuru oluşturuyor. Tüm bunları tamamlayacak olan ulaştırma altyapısındaki eksiklik nedeniyle yıllarca mevcut potansiyelimizi tam anlamıyla sergileyememiştik. Ancak son yıllarda Türkiye’deki havayolu şirketlerinin koltuk kapasiteleri ve uçtukları destinasyon sayısında yaşanan artışlar bu alandaki açığı turizm açısından oldukça pozitif bir şekilde doldurmuş durumda. Tüm bunlara Türkiye’de artan havalimanı yatırımlarını da eklediğimizde ülkemizin tamamına ulaşabilme kolaylığı sunan bir altyapının oluştuğunu ve bunun da turizme olumlu biçimde yansıdığını ifade edebiliriz.

Nitekim Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü tarafından açıklanan veriler de Türkiye’de havayolu ile ulaşım noktasında büyük bir gelişim yaşandığını ortaya koyuyor. DHMİ verilerine göre ülkemizde iç ve dış hatlarla gelen ve giden toplam yolcu sayısı 2016 yılı itibariyle 173 milyonun üzerinde bulunuyor.

2016 yılında bu kadar olumsuzluklar olurken yerli turist nasıl bir davranış sergiledi, yani turizmi ayakta tutarken en çok neyi tercih etti?

Zorlu geçen 2016 yılında Türk turizmi için en önemli destek vatandaşlarımızdan geldi. Özellikle erken rezervasyon sürecine ilgi önemli oranda arttı. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Birliğimizin öncülüğünde 2009 yılında başlatılan Erken Rezervasyon kampanyasının ana hedefi, avantajlı ödeme kolaylıkları sağlayarak daha fazla vatandaşımızın
tatil yapmasını sağlamak, bu yolla iç turizmi canlandırmak ve Türkiye’ye gelen yabancı turistlerin daha uygun ödeme koşulları ile seyahat ettiklerine yönelik yaygın algıyı değiştirmekti. Bu kampanya iç turizm piyasasında son derece başarılı oldu. 2009 yılında 300 bin, 2012 yılında 2 milyon, 2013’de 2,5 milyon, 2014 yılında 3 milyon, 2015 yılında 3,5 milyon ve 2016 yılında ise erken rezervasyon kampanyasından yararlanan kişi sayısı 4.2 milyon kişi yararlanırken 2017 yılında ise kampanyadan yararlanacak olan kişi sayısı ise 5 milyon civarında gerçekleşeceğini ümit ediyoruz.

Sizce turizm için yeterli otel, turizme yönelik yeterli restoran, kafe, bar, gece kulübü eğlence yerleri var mı?

Türkiye genelinde Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan Yatırım ve İşletme Belgeli toplam 4 bin 434 tesis, 550 bin 624 oda ve 1 milyon 164 bin 283 yatak kapasitesi bulunurken Belediye belgeli tesislerle birlikte ülkemizdeki toplam yatak kapasitesi 1,6 milyonun üzerinde bulunmaktadır. Turizm Bakanlığı Belgeli Yeme-İçme Tesis sayısı 1 bin 24 ve kapasitesi ise 292 bin 74’dür. Sayılara bakıldığında özellikle konaklama tesisi bakımından yeterli bir kapasiteye sahip olduğumuzu ifade edilebilir. Dolayısıyla daha fazla yapılaşma gerçekleştirmenin doğal güzelliklerimize de zarar vereceği gerçeğini gözardı etmememiz gerekir. Hâlihazırda çok yeni ve kaliteli olan otellerimizi bundan sonraki süreçte modernizasyonlarla günün koşullarına ve taleplerine yanıt verecek nitelikte tutmaya özen göstermemiz rekabetçiliğimizi sürdürmek açısından önem arz etmektedir.

Ülkemizde oluşan olumsuzluklara rağmen nasıl bir tanıtım yapmalıyız.

Türkiye’nin turizmde ulaştığı başarıda Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın tanıtım stratejisinin çok ciddi payı bulunmaktadır. Bu süreçte başta TÜRSAB olmak üzere turizm sektörünü temsil eden birçok kurum da Türkiye’yi yurtdışında tanıtmak için önemli çalışmalar gerçekleştirmişlerdir. Ancak gelinen noktada dünya turizminde çok daha üst seviyelere tırmanabilmemiz için tanıtım ve pazarlama çalışmalarını çok daha fazla arttırmamız gerektiği de bir gerçektir. Bu çerçevede TÜRSAB da üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmektedir. TÜRSAB olarak uluslararası turizm fuarlarına katılım göstererek Türkiye’nin turizm potansiyelini yabancı ülkelerde tanıtıyor, düzenlediğimiz Travel Turkey Uluslararası Turizm Fuarı ile uluslararası turizm camiasının dikkatini Türkiye’ye çekmeye çalışıyoruz. Yurtdışında gerçekleştirdiğimiz workshop etkinlikleriyle ülkemizi tanıtmanın yanı sıra uluslararası organizasyonların Türkiye’de gerçekleştirilmesi için de çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Bu kapsamda Alman Seyahat Birliği’nin (DRV); ile Türkiye ile Almanya arasındaki turizm ilişkilerini geliştirmek amacıyla 23 Kasım 2016 tarihinde İstanbul’da Lütfi Kırdar ve Kongre Merkezinde basın toplantısı düzenledik. Ayrıca Küresel turizm alanında faal olan en köklü turizm örgütlerinden biri konumundaki Dünya Seyahat Acentaları Birlikleri Federasyonu UFTAA’nın Altın Jübile Kongresi 25-26 Kasım 2016 tarihlerinde Birliğimizin ev sahipliğinde İstanbul’da gerçekleştirdik. Bu ve buna benzer çalışmaları bundan sonraki süreçte gerçekleştirmeye devam edeceğiz.