Son Dakika
Globalleşmenin etkisini yoğun bir şekilde hissettirdiği 21. yüzyılda, hava yolu ile yapılan uluslararası seyahatler fazlasıyla yaygın hale gelmiştir. Her gün binlerce insan, ülkeler ve hatta kıtalar arasında seyehat etmekte ve bu süreçte medyaya yansıyan veya yansımayan birçok kaza veya yaralanma olayı yaşanmaktadır. Uluslararası yolculuklarda meydana gelen kazalar sonucunda oluşan zararlar için ileri sürülebilecek tazminat talepleri, Türkiye’nin de taraf olduğu Montreal Sözleşmesi’nde ele alınmaktadır.
Bu kapsamda aşağıda uluslararası hava yolu seyahatlerinde meydana gelebilecek kaza veya bedensel yaralanmalar sonucu oluşacak zararın, hava yolu şirketleri tarafından Montreal Sözleşmesi kapsamında nasıl ve ne ölçüde tazmin edileceği ve hava yolu şirketlerinin hangi şartlar altında sorumluluktan muaf tutulabileceğine değinilerek konu bağlamında kısaca COVID-19 değerlendirmesi yapılacaktır.
Hangi durumda hava yolu şirketinin sorumluluğundan bahsedilebilir?
Montreal Sözleşmesi kapsamında hava yolu şirketinin uluslararası yolculuklarda meydana gelen zarardan sorumlu tutulabilmesi için birtakım şartların varlığı gerekmektedir. Buna göre:
Bu şartların varlığı halinde yolcu, ilgili hava yolu şirketinden oluşan zarar nedeniyle tazminat talebinde bulunabilecektir (Gölcüklü İ., Hava Hukuku, 2018, s.77-162).
Hava yolu şirketi kaza sonrası meydana gelen zararı ne ölçüde tazmin eder? Hangi durumda hava yolu şirketi zararı tazmin etmekten muaf tutulabilir?
Hava yolu şirketlerinin meydana gelen zararı tazmin etmekten tamamen muaf tutulabileceği tek yol, zararın yolcunun kendi kusurlu davranışı sonucunda ortaya çıkmış olmasıdır.
Zararın meydana gelmesinde yolcunun kendi kusurunun bulunmadığı durumlarda ise ikili bir sistem söz konusu olur. Buna göre, zarar her 5 yılda bir Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (“ICAO”) tarafından belirlenen ve bu yıl itibariyle 128.821 Özel Çekme Hakkı (“ÖÇH”) olan sınırın altında ise (bu metnin yayımlandığı tarih itibariyle 1 ÖÇH=1.4696 USD’dir), taşımayı yapan hava yolu şirketi -zarara yolcunun kendisi yol açmadıkça- meydana gelecek zararı herhangi bir muafiyet yolu bulunmaksızın tazmin etmek zorunda kalacaktır. Eğer meydana gelen zarar bu sınırın üstünde ise hava yolu şirketi aşağıdaki iki durumdan birinin varlığını ispat etmesi halinde sınırı aşan kısmı tazmin etmekten muaf tutulabilecektir (Gölcüklü, 2018):
Kaza sonrası ne gibi taleplerde bulunulabilir?
Uluslararası hava yolculuklarında meydana gelen kaza sonucunda oluşan zarara ilişkin olarak yolcu, maddi ve manevi tazminat taleplerinde bulunabilir. Yolcunun ölmesi durumunda ise; yolcunun mirasçıları, yakınları (örneğin sevgilisi) veya desteğinden yoksun kalanlar (örneğin işçisi) maddi tazminat talebinde bulunabileceklerdir.
Tazminat Davasına İlişkin Bilinmesi Gerekenler
Bedensel yaralanma halinde, ister maddi ister manevi tazminat davası olsun, davacı yolcunun kendisi olacaktır. Ölüm halinde ise davacı duruma göre ölenin mirasçıları, yakınları veya onun desteğinden mahrum kalacak kişiler olabilir.
Tazminat davaları kural olarak hava yolu şirketine karşı açılır. Ancak zararın meydana gelmesinde kusurlarının bulunması durumunda hava yolu şirketi çalışanlarına karşı da hava yolu şirketiyle birlikte dava açılması mümkündür. Dolayısıyla aynı davada hem hava yolu şirketinden hem de çalışanlarından sorumlulukları ölçüsünde tazminat talebinde bulunabilecektir.
Davanın açılması gereken süre, uçağın varma yerine ulaşmasından veya ulaşması gereken tarihten ya da taşımanın durdurulduğu tarihten itibaren 2 yıldır. Bu sürenin geçirilmesi halinde artık dava açılamaz.
Uluslararası hava yolu yolculuklarında meydana gelen zararlardan kaynaklanan tazminat davalarının somut olaydaki taraflar arasındaki ilişkiye göre, Tüketici Mahkemelerinde veya Ticaret Mahkemelerinde açılması gerekmektedir.
Uluslararası Uçuşlara İlişkin COVID-19 Değerlendirmesi
COVID-19 pandemisinden belki de en fazla etkilenen sektörlerin başında sivil havacılık sektörü gelmektedir. COVID-19’un yayılımını durdurmak isteyen birçok ülkenin aldığı tedbirlerin en başında, uluslararası uçuşları durdurmak gelmiştir. Ancak zamanla, pandeminin ekonomik etkilerinin beklenenden fazla olması, günlük hayatı ve insanları fazlasıyla kısıtlaması ve birçok şirketi iflasın eşiğine getirmesi gibi sebepler neticesinde alınan tedbirler gevşetilmiş ve uluslararası uçuşlar kısmen de olsa tekrar başlamıştır. Peki özellikle birçok ülkede ikinci hatta üçüncü dalganın başlamış olduğu düşünüldüğünde, uçuş sırasında yolculardan birine COVID-19 virüsünün bulaşması durumunda hava yolu şirketinin herhangi bir sorumluluğundan bahsedilebilecek midir? Söz konusu durum; enfekte olunmasında yolcunun kendi kusurunun da bulunması (müterafik kusur), hava yolu şirketi çalışanlarının kusurunun bulunması ve mücbir sebep unsurları dahilinde değerlendirilebilir.
Yolcunun Müterafik Kusuru
Yukarıda hava yolu şirketinin uluslararası yolculuk sırasında meydana gelen kaza sonucu oluşan zararı tazmin etmekten hangi durumların varlığı halinde muaf tutulabileceğine değinilmişti. Bu durumlardan biri, söz konusu zararın oluşmasında bizzat yolcunun kendi kusurunun bulunmasıdır. Buna göre, yolcu kendi kusurlu davranışı ile zarara yol açmışsa hava yolu şirketi mevcut zararı tazmin etmekten muaf tutulabilir. Bu çerçevede yolcu, maske takma zorunluluğuna aykırı davranma ve sosyal mesafe kurallarına riayet etmeme gibi kendi kusurlu davranışları sonucunda enfekte olmuş ise bu durumu ispat eden hava yolu şirketinin, yolcunun zararını tazmin etmekten kısmen veya tamamen muaf tutulması mümkün olabilecektir.
Hava Yolu Şirketi Çalışanlarının Kusurunun Bulunması
Yolcunun hava yolu şirketi çalışanlarının kusuru (çalışanın halihazırda virüsü taşıması fakat buna rağmen çalışmaya devam etmesi gibi) sonucunda enfekte olması halinde sorumluluğu ölçüsünde hava yolu çalışanları yolcunun zararını tazmin etmek durumunda kalabilir.
Mücbir Sebep Hususu
Mücbir sebep, en basit ifadesiyle “tarafların sözleşmeden kaynaklanan borçlarını yerine getirmek konusunda gerekli özeni göstermelerine rağmen bu amaçlarını engelleyen, taraflarca öngörülebilmesi mümkün olmayan ve onların dışında gerçekleşen olay” olarak tanımlanabilir.
Hava yolu şirketinin yolcuya karşı yerine getirmesi gereken yükümlülüklerinden (borçlarından) biri de onun uçağa binmeden önceki sağlık durumu ile varış yerine ulaşmasının sağlanması olup hava yolu şirketinin gerekli tüm önlemleri almasına rağmen yolcunun enfekte olması da mümkündür. Bu noktada, yolcunun uçuş sırasında enfekte olması halinde, zararın öngörülebilirliği, durumunun bir mücbir sebep teşkil edip etmeyeceği ve bunun sonucu olarak da hava yolu şirketinin sorumluluğunun daraltılıp daraltılmayacağı hususlarının her somut durumda ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir. Söz konusu durumun mahkeme tarafından mücbir sebep olarak değerlendirilmesi durumunda ise, hava yolu şirketi ICAO tarafından belirlenen sınırın üstündeki zararı tazmin etmekten muaf tutulabilir.
Sonuç olarak, içinde bulunulan COVID-19 pandemi süreci nedeniyle uluslararası hava yolu seyahatlerine ilişkin genel sorumluluk halleri içerisinde birtakım yeni faktörlerin de değerlendirilmesi gerekmektedir. Öte yandan, devletlerce Montreal Sözleşmesi ile getirilen sorumluluk sınırlarının COVID-19 özelinde uygulanmamasına ilişkin bir düzenleme de yapılmadığından genel sorumluluk hükümleri burada da uygulanacaktır. Bu noktada yolculuk sırasında enfekte olunduğu iddiasıyla henüz kamuya yansıyan bir dava açılmamış olup COVID-19 pandemisinin uluslararası hava yolu taşımacılığındaki sorumluluk bakımından nasıl değerlendirileceği yargı kararları ile netlik kazanacaktır.
Kürşat Yoğurtçu
Özbay&Okumuş Hukuk Bürosunda Stajyer Öğrenci
(Bu yazı Ozbay&Okumus Hukuk Bürosu tarafından bilgilendirme amacı ile hazırlanmış olup hukuki öneri ve tavsiye niteliğinde değildir. Uluslararası hava yolu taşımacılığında hava yolu şirketlerinin sorumluluğu ve kapsamı hakkında daha detaylı bilgi almak isterseniz info@ozbayokumus.com adresinden bize ulaşabilirsiniz.)
BENZER HABERLER