logo

HAVA-SEN çalışanlara protokol ve sandık çağrısı yaptı

HAVA-SEN çalışanlara protokol ve sandık çağrısı yaptı

Türk Hava Yollarında küresel salgın koşullarında kısmen kısa çalışma ödeneğinin yanı sıra şirket katkısnın sadece % 10 düzeyinde gerçekleşmesi ile yeni bir sürece girilmiştir. Bu ay, çalışanların aldığı ücretler yarı yarıya düşürülmüştür.

Personelin çoğunluğu, devlet katkısı dahil yoksulluk sınırı olan 7.942 TL’nin (Türk-İş Mayıs 2020) altında bir ücrete mahkum edilmiştir. Çalışanlarının büyük bölümünü işten çıkartmama vaadi karşılığında yoksulluk sınırının altında bir ücrete razı etmenin, yolcu sayısı bakımından dünya dokuzuncusu olan THY gibi bayrak taşıyıcı bir havayoluna onur ve şeref kazandırmayacağı açıktır.

1- THY yönetimi, bir yandan istihdamı koruyarak işçi çıkartmamak için sonuna kadar direneceğini, 2020 ve 2021 yıllarında işten çıkartma yapılmayacağını belirtirken bir yandan da bir kısım pilotun Türk Silahlı Kuvvetleri’ne gönderilmesini planladığını açıklamış, ihtiyaç fazlası olarak görülen kabin memurlarının ise hemşire olarak görevlendirilmeleri için hazırlık yaptığı medyaya yansımıştır. Düşünülen projeler, yetişmiş insan kaynağının sivil havacılıktan uzaklaştırılması, bir süre sonra yeniden yabancı pilotlara davetiye çıkarılması sonucunu doğuracaktır. Ülkemizin geçtiği bu zor süreçte böylesi bir kaynak israfı lüksü yoktur.

2- Bu konuda aylardır ses çıkarmayan yetkili sendikanın yaptığı “Kazanılmış haklarımızı koruyacağız, Toplu İş Sözleşmesi vazgeçilmezimizdir. Toplu sözleşme kazanımlarımızdan vazgeçmeyeceğiz. ” türündeki açıklamaların hiçbir değerinin ve inandırıcılığının olmadığı 2016 yılı sonunda görülmüştür. Havacılığımızın krize girdiği 2016 yılında da, kazanılmış hakların kırmızı çizgileri olduğunu belirten Hava-İş yönetiminin 1 ay sonra keskin bir dönüş yaparak işverene “bu sene işçiye sıfır zam verin.” dediği, işverenin ise % 1.5 zam vererek “jest yaptığı” hatırlardadır.

3- HAVA-SEN, yaşanan pandeminin ve ekonomik sıkıntının farkındadır. Ancak bu zorlu dönemi aşmak için herkesin ve tüm paydaşların özveride bulunmasının gereğine inanmakta, toplam giderler içinde % 16’ya düşen personel giderlerine yüklenerek sorunu çözme formülünün akılcı, hakkaniyetli ve adil bir yaklaşım olmadığını düşünmektedir. THY çalışanları esasen son derece verimli olarak çalışmaktadırlar. 2019 yılında, arz edilen koltuk kilometre (AKK) başına personel gideri 1.1 USD seviyesinde olup aynı kulvarda rekabet ettiği küresel havayollarının en az % 50 altındadır. 2012 yılında 1.65 USD olan bu rakamın 2013 yılında Hava- İş’in yeni yönetimine tesliminden sonra 1.1 USD’ye düşürülmüş olması yetkili sendikanın kimin tarafında saf tuttuğunu göstermesi bakımından ibret vericidir. Aynı şekilde 2012 yılında toplam faaliyet giderlerinin içinde personel giderleri % 18.1 oranında yer tutarken bu oranın 2019 yılında % 16,3 ‘e düşmesi de bu gerçeğe kuvvet kazandırmaktadır.

4- Bu çerçevede HAVA-SEN, belli bir süreyle sınırlı kalacağı öngörülen bu dönemde, emekliliği veya ayrılmayı özgür iradeleri ile talep edecek çalışanlar dışında hiçbir personelin işten çıkartılmaması, bir özveride bulunulacak ise külfetin adil ve dengeli dağıtılması, ücretlerde belli bir süre ile indirim yapılacak ise, 2020 Temmuz TİS zamları uygulandıktan sonra değerlendirmede bulunulması gerektiğini düşünmektedir. Bu süreçte “kırk katır mı, kırk satır mı?” açmazına sokulmaya çalışılan personelin işten çıkartma yasağına takılmadan azaltılması amacıyla, eski defterleri karıştırarak çeşitli gerekçeler üretmenin, uçucu personelin sağlık muayenelerinde açık aramanın etik dışı olduğunu belirtmekte de fayda görülmektedir. Özellikle geçtiğimiz günlerde yayınlanan bir yazı ile “personelin sosyal medya paylaşımlarına dikkat etmeleri” hususunda uyarılması da, bu gerekçe ile bir tasfiye sürecine hazırlanıldığını göstermesi bakımından kaygı vericidir. Bunun yanı sıra, operasyonların düşük kapasitede yürütüldüğü bu süreçte işverenin ayrımcılık yapmaması, uçuş görevlerinin adil ve dengeli bir şekilde planlanması, eşitlik ilkesinin hayata geçirilmesi bakımından ayrı önem arz etmektedir.

5-Pandeminin ülkemizde başladığı 11 Mart 2020 tarihinden sonra işveren ile yetkili sendikanın yaklaşık 3 ay sonra bir araya gelebildiği toplantılar sonrası Hava-İş’in “teklifleri çalışanlarla paylaşılacağına ilişkin” açıklaması son derece talihsizdir. Yetkili sendika, işverenle uzlaştığı formülü sadece paylaşmak değil, çalışanlarına onaylatmak da zorundadır. 2016 sonunda yaşandığı gibi, TC kimlik numaralarından tercihleri kolayca saptanacak sanal anket yöntemi ile oylamaya sunularak oldubittiye getirilmesinin kabul edilmesi mümkün olmayıp Genel Müdürlük binasında yeterli sayıda sandık kurularak çalışanların, sivil toplum kuruluşlarının, THY’de faaliyet gösteren sendikaların gözetim ve denetimi altında bir oylama yapılmasının, sandıktan çıkacak kararın çalışanın iradesine uygun şekilde Toplu Sözleşmenin tadil edilmesinin doğru, hukuki ve demokratik olacağı, doğacak kuşkuları ortadan kaldıracağı değerlendirilmektedir.

Bu nedenlerle, Kısa çalışma Ödeneğinin 1 Temmuz tarihinden itibaren kaldırılması ve işten çıkartma yasağının 3 ay daha uzatılmasına ilişkin çalışmaların, binlerce THY çalışanını çok düşük maddi gelirlerle kısa vadede 3 ay daha belirsizliğe ve kaygılı bir bekleyişe mahkum edeceği anlaşılmaktadır. Kaldı ki, işten çıkartma yasağının 17 Ekim’e kadar uzatılması nedeniyle üzerinde mutabık kalındığı belirtilen “işten çıkartmama vaadinin” esasen bir anlamı olmadığı düşünülmektedir. Zaten yasaklanmış olan bir yaptırımın kazanım olarak sunulması yetkili sendikanın can yakıcı gündeme ne kadar uzak olduğunu göstermesi bakımından ibret vericidir.

THY yönetimi ve gerekse Hava-İş’in 30.000 THY çalışanının sorumluluğunu 3 ay daha öteleme kolaycılığına kaçmadan Temmuz Toplu Sözleşme artışlarını da dikkate alarak belli bir tarih aralığı ile sınırlamak suretiyle yeni ücretlendirme politikasını en geç Temmuz ayı başında belirleyerek sendikaya üye olsun olmasın tüm çalışanların onayına sunmaları tarafların tarihi sorumluluğudur. Bunun yanı sıra, işten çıkartmama vaadinin karşılığı çalışanları çok düşük ücretlerle çalışmaya mecbur bırakmanın ise kabul edilmesinin mümkün olamayacağını hatırlatmakta fayda görülmektedir.

HAVA-SEN; HAVACILIK ÇALIŞANLARININ HAKKINI HUKUKUNU ARAMAKTA, İŞİNİ EKMEĞİNİ KORUMAKTA KARARLIDIR. ANCAK BU MÜCADELEDE BİRLİK OLMANIN ZAMANIDIR, HAVA-SEN OLARAK SİZİN BURADA OLMANIZ HALİNDE HAKLARINIZI KORUYABİLİRİZ. EKMEĞİNİN PEŞİNDEYSEN ARTIK HAVA-SEN’E GEÇME ZAMANIDIR…

HAVA-SEN YÖNETİM KURULU

#

SENDE YORUM YAZ